Ünlü psikolog Doğan Cüceloğlu’nun “Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe, güvenilir insan olmaktır” sözü, günümüzün hızla değişen dünyasında daha da anlam kazanıyor. Bu sade ama derin ifade, insani değerlerin özüne dair önemli bir hatırlatma niteliği taşıyor.
Güvenilirlik, sadece sözünde durma ya da verdiği sözü tutma değildir. Bu, bir insanın karakterinin en temel taşıdır. Güvenilir insan, tutarlı davranışları, dürüst iletişimi ve ahlaklı duruşuyla çevresindeki insanların hayatına istikrar getirir. Böyle bir insan, zorlu zamanlarda sığınılacak liman, belirsizlik anlarında pusula görevi görür.
Günümüzde sosyal medya çağında, imaj yönetimi ve görünüş kaygısı güvenilirliğin önüne geçmiş durumda. Birçok insan, nasıl görüneceğine o kadar odaklanmış ki, gerçekten ne olduğunu unutmuş. Oysa Cüceloğlu’nun işaret ettiği mertebe, gösterişten ziyade öze, görünümden çok gerçekliğe dayanır.
Güvenilir olmak, aynı zamanda kendine karşı da dürüst olmayı gerektirir. Kendi sınırlarını bilmek, yapamayacağı şeyleri söylemek, hata yaptığında bunu kabul etmek… Bu nitelikler, bir insanı hem kendisiyle hem de çevresindekilerle barışık kılar.
Toplumsal ilişkilerimizde güven eksikliği yaşadığımız bir dönemde, güvenilir insanlar adeta ışık kulesi gibidir. Onlar sayesinde umudumuz tazelenir, insanlığa olan inancımız güçlenir. Çünkü güvenilirlik bulaşıcıdır; güvenilir insanlar çevrelerindeki diğer insanları da aynı değerlere yönlendirir.
Belki de Cüceloğlu’nun bu sözü, bize şunu hatırlatmaktadır: Gerçek büyüklük, sahip olunan güçte, elde edilen başarıda ya da kazanılan şöhrette değil, verdiği sözde duran, dürüst kalan ve güvenilir olan insanda gizlidir. Bu mertebe, herkesin ulaşabileceği ama çok azının ulaştığı bir hedeftir!