Darfur haritada küçük bir nokta. Ama o nokta, insanlığın alnındaki en kara leke. Bugün orada yanan sadece bir şehir değil, vicdanın kendisi.
Birleşmiş Milletler salonlarında kahveler içiliyor, belgeler imzalanıyor; ama El-Faşer’de çocuklar toprağa düşüyor. O çocukların isimleri bile yok. Çünkü dünya, ölülerin kimliğini öğrenmeye bile tenezzül etmiyor artık.
Birleşik Arap Emirlikleri, petrol zengini bir ülke. Lüks gökdelenlerinin gölgesi, şimdi Darfur’un üstüne düşüyor. Gökyüzünden gelen uçaklar, yardım değil ölüm indiriyor. Bu, çağın ironisidir: bir yanda altın saraylar, diğer yanda yanan kulübeler.
Aydemir’in sesi bu yüzden yankı buluyor. Çünkü o, sadece Sudan’dan değil, insanlığın içinden konuşuyor. “Birleşmiş Milletler feshedilsin” diyor. Haklı. Çünkü o kurum çoktan feshedilmiş, sadece tabelası kalmış.
Dünya dönüyor, haber bültenleri akıyor. Ama bir gün Darfur’dan gelen duman hepimizin soluduğu havayı karartacak. O gün geldiğinde kimse ‘biz bilmiyorduk’ diyemeyecek. Çünkü bugün herkes biliyor, sadece susuyor.