Her şehirde bir takım vardır, o takım şehrin kalbidir. Erzurum’da o kalp, yıllardır adaletsizliğin yüküyle atıyor. Süper Lig’den düşürüldüğü gün, sadece bir takım değil, bir şehir üzülmüştü. O gün hakem düdüğü çaldığında, vicdan da sustu.
Eski Vekilimiz İbrahim Aydemir Bey, bugün yeniden hatırlatıyor: “Erzurumspor’un hakkı gasp edildi.” Evet, bu cümle bir öfke değil, bir hakikattir. Çünkü futbolun içindeki kirli ağlar, bugün kendi kendini ifşa etmiştir. Bahisle, menfaatle kararmış bir sistemin mağdurları vardı; şimdi o mağdurların adıyla adalet çağrısı yapılıyor.
Bu mesele yalnızca Erzurumspor’un değil. Diğer mağdur takımların da hikâyesidir bu. Yıllarca sessiz kalındı, çünkü “büyüklerin” sesleri küçükleri bastırdı. Şimdi o büyüklerin gölgesi yıkılıyor.
Federasyonun önünde tarihi bir fırsat var: Tazminat ödemek sadece bir borcu kapatmak değildir; vicdanı onarmaktır. Erzurumspor’a ödenecek her kuruş, futbolun yüzünü yeniden ak edecek. Bu, bir şehrin değil, bir ülkenin meselesidir.
Futbolun adaleti, adaletin de vicdanı vardır. Bugün federasyonun yapması gereken tek şey, geçmişin sessizliğini telafi etmektir. Çünkü bazen özür, sözle değil, eylemle olur.
Aydemir’in çağrısı bir isyan değil, bir uyarıdır: “Futbolun vicdanı kaybolmadan, mağdurlara hakkı teslim edin.” O çağrı Erzurum’un dağlarında yankılanıyor şimdi. Belki de o yankı, Türk futbolunun yeni başlangıcı olacaktır.