Son günlerde Kıbrıs konusunda beklenenin ötesinde hareketlenme yaşanıyor. BM’de tarafları bir araya getirmeyi başaran Genel Sekreter Antonio Guterres’in beklediği belki de beklemediğinin ötesinde her zaman olduğu gibi istediğini alamadığı biliniyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 19 Ekim 2025 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı seçimi ile beklentisinin gerçekleşeceği umudu ile çalışmalarını devam ettiriyor. Kişisel Özel Temsilcisine ek olarak BM İstasyon şefi kadrosunu da yaptığı atama ile elini güçlendirmeyi amaçlıyor olması olarak okunması gerekiyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni Cumhurbaşkanı olarak seçilen Tufan Erhürman ilginç gibi görülen önerisini ortalıklara açıkladı. Bundan böyle yürütülecek olan müzakere süreçlerinin adada yapılması gerektiğini belirtiyor. Bu güne değin dünya coğrafyasının değişik merkezlerinde yapılmış olan müzakere süreçlerinden alınan sonuçlar da ortalıklardadır. Karşımızdaki unsurun sürekli olarak kırılmış plak gibi Crans Montana’daki müzakerelerin kaldığı yerden başlatılmasını istiyor olmaları arabanın önüne değil arkasına inekleri bağlamakla yol almaya koşut bir yaklaşım olduğunun da unutulmaması gerekiyor.
19 Ekim sonuçları tartışılırken karşımızdaki unsurun önde gideninin alınmış olan sonuç nedeniyle uykularının kaçtığı Rum basınında yer alıyor olması anlaşılır olmanın ötesindedir. Uykularının kaçması bir yana kan ter içinde kalarak uyanıyor olması sağlık sorununun da olduğunun göstergesi oluyor. Uykularının kaçmasının bir nedeninin de Tufan Erhürman’ın Türkiye ile birlikte çalışılacağını söylüyor olmasın. Erhürman’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi uykularını kaçırıyorsa Arabanın arkasına bağladığı inekleri olması gereken yere bağlasınlar ve Kıbrıs Türklerinin haklarını teslim etsinler.
BM Genel Sekreteri benzer uygulamayı Filistin topraklarında sürdürüyor. Bir aya yaklaşan süredir Ateşkes uygulaması İsrail tarafından çocuk oyuncağına dönüştürülüyor. Ateşkesin ateşini İsrail’e, kesmeyi de masum insanlara veriyor.
Amerikalı yaş almış kişiye Nobel Barış Ödülünün verilmek istenmesi ayrı bir garabet olarak karşımızda duruyor. Nerede ise bütün dünyaya silah satarak savaşları kışkırtan ülkenin Başkanına böyle bir ödülün yakışmayacağı biliniyor. Ateşi eline alarak ülkesinin gençlerinin
işsiz kalmamalarını istemesi ne kadar doğal olursa olsun anlaşılır olmanın ötesinde anlam içeriyor.
Yüce Atatürk’ün Yurtta Barış ülkede barış söyleminin Ülkemiz başta olması için el birliği ile çalışmalar yapmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…