Azerbaycan Teknik Üniversitesi’nde (AzTU) düzenlenen törende, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a fahri doktora unvanı verildi. Tatar, "Türk milletinin ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkı egemenliğiyle Kıbrıs’taki mücadelesine devam etmektedir" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Bakü temasları çerçevesinde Azerbaycan Teknik Üniversitesi’ne (AzTU) geldi. Tatar, üniversitede fahri doktora ünvanını alacağı tören öncesinde heyeti ile birlikte Azerbaycan’ın milli lideri Haydar Aliyev’in üniversitedeki büstünü ziyaret ederek, çiçek bıraktı. Ardında Azerbaycan Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Vilayet Veliyev ve akademisyenlerle bir araya gelen Tatar, AzTU Kütüphanesi’ni ve atölyesini gezerek eğitim ve bilim ortamı hakkında bilgi aldı.
Törende, Ersin Tatar’ın siyasi kariyeri ve faaliyetlerine ilişkin bir sunum yapıldı. Sunumun ardından da Tatar’a fahri doktora unvanı verildi. Tatar’ın diploması, Prof. Vilayet Veliyev tarafından takdim edildi.
"Çok şehitler verdik, çok göçler yaşadık"
Kendisine fahri doktora unvanı verildiği için yürekten teşekkürlerini bildirerek konuşmasına başlayan Ersin Tatar, "Benim için bu tarihi bir törendir. Tarihi bir buluşmadır. Çünkü ben KKTC’den buraya geldim. Son yıllarda benim cumhurbaşkanı olduğum dönemde gerek Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) içerisinde gözlemci olarak kabul edilmemiz, Türkiye Cumhuriyeti ana vatanımızla münasebetlerimiz ve özellikle Karabağ Savaşı'ndan sonra, sizlerin zaferinden sonra Karabağ'ın gerçekten kahramanı olan sizlerin saygıdeğer Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in her zaman desteğiyle Kıbrıs Türk Halkı mücadelesine devam etmektedir. Şimdi biz Kıbrıs'ta çok acılar çektik. Çok şehitler verdik, çok göçler yaşadık ve mazlum bir halk olarak hep direndik, hep savaştık. Bir bakıma ortak bir tarihimiz vardır. Sizler de Azerbaycan'da işgal altında Ermenilere karşı, diğerlerine karşı çok acılar çektiniz, çok şehitler verdiniz. Ama nihayetinde bağımsızlığınıza kavuştunuz" dedi.
Kıbrıs’ın 1571’de fethedildiğini belirten Tatar, "1923 Lozan Antlaşması'na kadar Kıbrıs bir Osmanlı adası olarak hep Doğu Akdeniz'deki önemini muhafaza edebilmiş, korumuş. Ama İngiliz sömürge yönetimi döneminde, Kıbrıs'ta nüfus hareketleri hep aleyhimize olmuştur. Çünkü İngiliz bayrağı yukarıya çekildiğinde, çoğu Osmanlılar adayı terk etmişler. Kimileri geri Anadolu'ya 1920'lerden 1930'lardan sonra İngiliz döneminde İngiltere'ye, Avusturalya'ya kadar göçler başlamış" diye konuştu.
"Kıbrıs Türk halkı egemenliğiyle Kıbrıs’taki mücadelesine devam etmektedir"
Şu anda Kıbrıs'taki nüfusun iki katının başka ülkelerde olduğunu belirten Tatar, "Başka ülkelerde mücadelemizi sürdüren, atalarımızın torunlarının torunları vardır. Ama bizleri ortak bir gönül bağıyla bağlayan işte hep ifade ettiğimiz gibi biz büyük Türk milletinin ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkı egemenliğiyle Kıbrıs’taki mücadelesine devam etmektedir. Ve burada Haydar Aliyev Müzesi'ni ziyaret ettiğimde, 2 yıl önce burada Bakü'de orada ben bir videoyu yakaladım. Ne diyor? Büyük önderiniz Haydar Aliyev, ‘Kafkasya'ya dikkat ediniz, Anadolu'ya dikkat ediniz, aynı zamanda Doğu Akdeniz'e de dikkat ediniz.’ Çünkü sizleri stratejik birtakım bağlantıları Ceyhan'a kadar petrol ve gaz ve bir takım yatırımlarla onları nakli ama Ceyhan'dan sonra Akdeniz'den gemiler Avrupa'ya gidiyor. Batı dünyasına gidiyor. İşte Kıbrıs o kadar orada önemlidir. Haritaya baktığımızda Doğu Akdeniz'in kalesi, oradaki bizlerin Serhat Bekçisi, oradaki mavi vatan da gök vatan da hakkımızı, hukukumuzu, milli değerlerimizi koruyan ve dimdik ayakta duran Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" ifadelerini kullandı.
KKTC’nin bağımsız bir Türk devleti olduğunu vurgulayan Ersin Tatar, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yıllardır, asırlardır o adada her türlü saldırıya maruz kalan, imha edilmeye çalışan ve orayı Yunanistan'la bağlamaya çalışan Rum ve Yunanlılara karşı ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin tam desteğiyle mücahidin kahramanlıklarıyla mehmetçiklerle mücahitlerle yazdığı destanla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni korumuş, yaşatmış, yaşatmakta olan sizlerin kardeş halkının bir eseridir, bir başarısıdır. Doğu Akdeniz'de hepimizin kalesidir" şeklinde konuştu.
"Tarih tekerrürden ibarettir"
Türk dünyasına bakıldığında Orta Asya'dan, Kafkasya, Anadolu ve Doğu Akdeniz'de KKTC’nin bütün Türklük dünyasının bir namusu ve bir şerefi olduğunu belirten Tatar, "İşte bu milli heyecan dediğimiz bizleri aynı köklerden, aynı soylardan, gönül bağları ve gönül birliğiyle asırlardır ve yıllardan sonra burada buluşturan ve şehitler uğruna her türlü bedeller ödeyen halklarımızın, milletimizin bir büyük destanıdır, eseridir, başarısıdır ve daima böyle günlerde de Allah'ımıza şükretmesini bilmeliyiz. Allah'a şükürler olsun bugünleri görebildik" dedi.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan çatışmalara ve savaşlara değinen KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Kıbrıs'ta da hep söylüyoruz. Tarih tekerrürden ibarettir. Hiçbir zaman geçmişi tarihi unutarak gelecekte halklar kardeştir. Halklar medeniyet içerisinde mutlaka özetle gençlerin birbirlerine sarılmaları ile geleceği barış rüzgarlarıyla inşaa hedeflerine yönelik birtakım açıklamaları ben hep tereddütle izliyorum. Çünkü diyorum ki işin temelinde ve esasında eğer sağlam bir temel yoksa yine tarih tekerrürden ibaret olduğu için bizleri tehlikeler bekleyebilir. Onun için Kıbrıs'ta yeni siyasetimiz iki devletli siyasettir. Geçmişte, yıllar öncesinde hep federatif temelde, federal temelde yani bir ortaklık cumhuriyetiyle Kıbrıs'ta tekrar bir anlaşmanın teslim edilmesi hep gündemdeydi" diye konuştu.
Türkiye'mizin de tam desteğiyle artık iki devletli siyaset, bizlerin milli siyaseti haline gelmiştir"
Yarım asıra yakın çeşitli farklı müzakerelerle kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın Rum liderleriyle birçok görüşme gerçekleştirdiğini aktaran Tatar, "Ama hiçbir netice alınamamış. Çünkü işin özünde özellikle Avrupa Birliği'ne (AB) dahil edilmeleri ile hep federatif bir anlaşmanın içerisinde çoğunluğun azınlığı yöneteceği ve kuzey ve güney AB’de olacağı için Türkiye Cumhuriyeti'nin ana vatanımızın Türkiye'nin, Kıbrıs'tan ayrılması, dışlanması, garantörlüğünün artık bir noktadan sonra geçerliliğini yitirilmesi, ortağın kaldırılması, Türk askerinin alana çekilmesi. Bunlar bizlerin sonunu getirecek fevkalade entrika dolu birtakım tuzaklardır. Biz bu tuzakları zamanında gördük. İkaz ettik ve dolayısıyla artık yeni bir siyasete geçilmesi noktasında bizlerin yeni bir vizyon ortaya koymamız gerektiğini Birleşik Devletlerle, AB ile dev ülkelerle hep görüştük ve tabii Türkiye'mizin de tam desteğiyle artık yeni siyaset iki devletli siyaset artık bizlerin milli siyaseti haline gelmiştir. Evet biz de bir anlaşma istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Kıbrıs'ta sağlanacak bir anlaşmanın adada istikrarı getireceğini, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının adil paylaşımını mümkün kılacağını ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin yanı sıra bölgede istikrarın gelişmesine katkı sağlayacağını belirten Tatar, "Ancak Rumlar gerçekten hala daha Kıbrıs'ta aynı anlayış, federasyon dedikleri esas itibarıyla üniter bir devlet ama o üniter devlet içerisinde Türklerin bir süre sonra azınlığa ve Avrupa Birliği içerisinde asimilasyon Türkiye'nin de oradan o bölgeden Doğu Akdeniz'den dışlanmasıyla bizleri fevkalade eski günlerde olduğu gibi tehlikelerin bekleyeceği bir tuzağa ve entrikaya, sürüklemelerine asla müsaade etmeyeceğimize sanıyorum halkımızın tam desteğiyle bunu başarmayı bildik ve artık yeni siyaset gündemimizde iki devletli siyasettir" şeklinde konuştu.
"Biz bir millet üç devlet noktasında zaten gönül birliği içerisindeyiz"
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu yeni iki devletli siyasete verdiği destekten dolayı teşekkürlerini belirten Tatar, "Bizim tabii dost ülkelerimiz de zaman zaman karşı tarafın her türlü tehdidi ve bir takım farklı yönleriyle yaklaşımlarıyla çekinme durumları olabilir. Ama Azerbaycan ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu konularda gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'yle birlik ve beraberlik içerisinde Kıbrıs dağımıza sahip çıkmış ve onun için ben kendisine her vesileyle zaten bu böyleydi, böyle olaydı, çünkü biz bir aynı millet üç devlet noktasında zaten gönül birliği içerisindeyiz. Dolayısıyla tarihten gelen aynı soydan, aynı kökten ve bu gönül birliği ve gönlümüz zenginini yaşayan bizlerin farklı bir yere gitmesi mümkün değildir." dedi.
Azerbaycan'da gerçekleştirilecek olan 17. Ekonomik İş Birliği Toplantısı’na (ECO) davet edildiği için teşekkürlerini belirten Tatar, "Orada ifade edeceğimiz bir Ekonomik İşbirliği Teşkilatının, yine en güneydeki Doğu Akdeniz'deki bir temsilci devleti olarak bizlerin turizm faaliyetleri, bizlerin 20’den fazla üniversitesinde her türlü program, fakülte ve dolayısıyla sizlerle kuracağımız birtakım münasebetler, gerek inşaattır, emlaktır ve filmde de gördüğünüz TEKNOFEST'in 1-4 Mayıs tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs’ta düzenlendiğinde, Sayın Selçuk Bayraktar'ın açıklamasıyla artık Mücahidin Devleti'ni, Mavi Vatan’ın kalbindeki Kuzey Kıbrıs Hükümeti’ni yakın bir gelecekte dijital altyapının tamamlanması, dijital dönüşümün de bir noktaya gelmesinden sonra bir bilişim adasına dönüştürebileceğimizi ve dolayısıyla Doğu Akdeniz'de bu bağımsız Türk Devleti'nin turizmdir, yüksek öğrenimdir, inşaattır, emlaktır, hafif sanayidir; Türkiye'den getirdiğimiz ve her yıl 75 milyon metreküp suyun aktığı tarımsal ve bereketli topraklarımıza ziraat ve hayvancılığın yanında bilişim adası da olabilmesiyle artık Kıbrıs'ta yeni bir dönemin başladığını da göreceğiz" diye konuştu.
"Bana bu onuru layık gördüğünüz için çok teşekkür ediyorum"
Asla pes etmediklerini ve yılmadıklarını belirten Tatar, "Elbette ekonomik sıkıntılarımız var. Kaynaklarımız bellidir. Ama netice de insan kaynağı dünyayı takip eden bu iletişim çağında üzerimizde olan kısıtlamalar ve bir takım engellemeler rağmen ambargolara rağmen Kıbrıs Türk gençliğinin teknolojiyi ve dünyadaki gelişmeleri en yakından takip etmek suretiyle bunları uygulayarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ekonomik yapısının inşallah yakın gelecekte daha güçlü bir dönüşüm süreciyle kendi insanımıza refah, mutluluk ve müreffeh yarınların verilebileceği bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni daha da güçlendirmek için yaptığımız çalışmaları sizlerle paylaşıyor. Sizlere bir kez daha bana bu onuru layık gördüğünüz için çok teşekkür ediyor, tüm Azerbaycan halkına şahsım ve halkım adına sevgilerimizi, hürmetlerimizi, kardeşlik duygularımızı paylaşıyorum, hepinize saygılar ve hürmetlerimi iletmek istiyorum" ifadelerini kullandı.