Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Erzurum’da 2 bin 687 robot yarışacak
Erzurum’da 2 bin 687 robot yarışacak
Erzurum’da uyuşturucu operasyonu: 1 tutuklama
Erzurum’da uyuşturucu operasyonu: 1 tutuklama
İspirli Anadan örnek girişimcilik
İspirli Anadan örnek girişimcilik
Atatürk Üniversitesi bilimsel üretkenliği artışta
Atatürk Üniversitesi bilimsel üretkenliği artışta
Organları 3 kişiye umut oldu
Organları 3 kişiye umut oldu
HABERLER>SİYASET
26 Şubat 2024 Pazartesi - 02:28

Kurtulmuş gündemi değerlendirdi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yargı kurumları arasında güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Anayasal olarak her şeyin yerli yerine oturtulması, 'benim sözüm daha kuvvetli' yarışı içinde kimsenin olmaması lazım. Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli." dedi.

Kurtulmuş gündemi değerlendirdi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yargı kurumları arasında güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Anayasal olarak her şeyin yerli yerine oturtulması, 'benim sözüm daha kuvvetli' yarışı içinde kimsenin olmaması lazım. Anayasa'daki flu alanlar giderilmeli." dedi.

Kurtulmuş, Asya Parlamenter Asamblesi (APA) 14. Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği Azerbaycan'dan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bakü'de gerçekleştirilen APA Genel Kurulu kapsamında yürüttüğü temaslar ve Türkiye'nin Asya ülkeleriyle ilişkilerine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin geçen dönem APA Dönem Başkanlığı'nı deruhte ettiğini, uzun yıllar başkanlığın Türkiye'de kaldığını hatırlattı. TBMM olarak APA Dönem Başkanlığı'nı Azerbaycan Milli Meclisi Başkanlığına ve Meclis Başkanı Sahiba Gafarova'ya devrettiklerini ifade eden Kurtulmuş, "Onun için bu tören bizim için de anlamlıydı. Asya, büyüyen, gelişen bir bölge. Diyebiliriz ki canlanmış olan yeni bir medeniyet havzası. Çok farklı kültürlerin olduğu, çok önemli gelişme istidadında olan ekonomilerin olduğu, çok büyük fırsatların olduğu bir kıta. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde dünya dengeleri içerisinde Asya'nın çok ayrıcalıklı bir yeri olacak." diye konuştu.

Türkiye'nin Avrupa'nın en doğusunda, Asya'nın en batısında, jeostratejik olarak geçiş noktasında bulunan, aynı zamanda kültürlerin geçiş noktasında bir ülke olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bir taraftan Avrupa ve Batı ilişkilerine ve bölgesel ilişkilere önem verirken Asya ilişkilerini de ciddi şekilde öncelemesi, önemsemesi gerektiğini vurguladı.

Avrupa rönesansından çok önce Asya’da bilimin, teknolojinin, kültürün, sanatın, estetiğin zirvede olduğu büyük medeniyetler kurulduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, bugün de Asya'nın, yeni dünya dengeleri bakımından büyük bir fırsat penceresi açtığını söyledi. Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bundan hem Türkiye olarak istifade etmek lazım hem de yeni dünya dengelerinde Asya'yı bir barış ve istikrar bölgesi haline getirecek çabaların içinde olmamız gerekiyor. Uluslararası sistemde denge ortadan kalktığı zaman çatışmalar ve gerilimler başlıyor. Şu anda maalesef dünya sistemi bir denge içinde değildir. Herhangi bir gücün dünyada egemen, tek başına etkin olması söz konusu değildir. Bölge bölge farklı ülkelerin, farklı güç merkezlerinin dünya ekonomisi, dünya siyaseti üzerinde etkisi var. Bu da ister istemez daha fazla gerilim, daha fazla çatışma ortaya çıkarıyor. Onun için Asya'da güven ve istikrarı önceleyecek çalışmaların yapılması, bu anlamda Türkiye'nin barışçıl perspektifleri hazırlamasının hem Türkiye'nin geleceği hem içinde bulunduğu bölgede alternatiflerini çoğaltması hem de Asya ülkeleri arasında karşılıklı işbirliğini artırması bakımından önemli olduğu kanaatindeyim."

"KAAN'ı da takip ediyorlar"

Kurtulmuş, "İkili görüşmelerinizde ülkeler arasındaki ticari ilişkiler de gündeme geldi. Milli muharip uçak KAAN'ın ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmesi gibi Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki atılımları bu ülkelerde nasıl yankı buluyor?" sorusu üzerine TBMM Başkanı seçildikten sonra 50'ye yakın meclis başkanıyla ikili görüşmeler yapma imkanı bulduğunu ifade etti. Kurtulmuş, şunları kaydetti: "İstisnasız şunu söyleyebilirim ki muhatap olduğumuz ülkelerin meclis başkanlarının hemen tamamı ister Doğu'dan ister Batı'dan olsun, Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu yükselişi fevkalade ciddi şekilde takip ediyorlar. Türkiye'nin güçlü ve büyük bir ekonomi haline gelmesini ilgiyle izliyorlar. Özellikle bu çerçevede savunma sanayi alanında Türkiye'nin başarılarını da dikkatle takip ediyorlar. Hatta ülkelerin bir kısmı, savunma sanayii başta olmak üzere özellikle yüksek teknolojilerde Türkiye ile işbirliğine hazır olduklarını ifade ediyorlar. Savunma sanayinin ilgi çekmesinin sebeplerinden biri, maalesef dünyanın içinden geçmekte olduğu süreçte güven ve istikrarın her ülke için birinci öncelik haline gelmiş olmasıdır. Bu anlamda Türkiye'nin savunma sanayi ürünleri, İHA'lar, SİHA'lar, akıllı mühimmatlar, birtakım deniz araçlarımız; bütün bunlarla birlikte Türkiye ile işbirliği yapma imkanlarını arıyorlar. Bu da Türkiye için önemli bir kapıdır. KAAN'ı da takip ediyorlar. Türkiye'nin milli muharip uçağını, Türkiye'nin uçak motoru ve helikopter motoru üretme kabiliyetlerini bazı meclis başkanlarından duyduk. Onlar da ilgiyle izliyorlar."

 

Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakim ve savcıların kura töreninde yaptığı konuşmada yargıdaki sorunlara dikkat çekerken yeni anayasa vurgusu yaptı ancak yeni anayasada bir uzlaşı sağlanamazsa yargıdaki sorunları çözmek için anayasa değişikliği için de bir uzlaşı arayışına girilebileceğini söyledi. Seçim sonrası uzlaşı görüşmelerinden sonuç alınmazsa yeni anayasa yerine mevcut anayasada değişiklik gündeme gelebilir mi?" sorusu üzerine, "Önümüzdeki dönemde ismini ne koyduğumuzdan ziyade ne yaptığımız önemli olacak." dedi.

Bazılarının, "Bu Meclis yeni anayasa yapmaya muktedir değildir, çünkü kurucu meclis değildir" şeklinde itirazlar dile getirdiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Bir kere kategorik olarak şunu söylemek lazım. TBMM, A'dan Z'ye yeni bir anayasayı yapma gücüne, kuvvetine sahiptir. Tabii ki bu bir uzlaşıyla olabilir. Hiçbir partinin tek başına bir anayasası olmaz. Milletin anayasası olur. Meclis'te yapılacak ister yeni anayasa, topyekun anayasal değişiklik olsun ister hayati maddelerde değişiklik olsun, yapılacak olan iş bir aritmetik işidir. Parlamentodaki siyasal aritmetik meselesidir. Burada gönlümüzden geçen odur ki hemen ilk turda 400'ü aşsın ve anayasa Meclis'te yapılsın. O olmazsa bunu referanduma götürecek çoğunluk Meclis'te oluşsun. Ama olabilecek en yüksek konsensusun çıkması için gayret sarf etmemiz lazım."

Bunun olabilmesi için takip edilecek usul ve yöntemlerin, tartışmaların zemininin çok doğru tespit edilmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, "TBMM Başkanı olarak bunun zemininin mutlaka TBMM olması gerektiği kanaatindeyim. TBMM'de bu konu sonuçlandırılacağı için akademinin, hukuk çevrelerinin, sivil toplumun, Türkiye'nin çok farklı kesimlerinin görüşlerinin alınması gerekir. Bu teklifler gelir ve sonuçta Meclis'te oluşturulacak mekanizmalarla bunun tartışılması mümkün olur." şeklinde konuştu.

Yeni anayasa yapımında aslolanın iyi niyetle, ön yargısız, "Ben istemiyorum" diye baştan reddetmeksizin bütün siyasi partilerin bu diyalog zemini içinde yer alması olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bunun olabilmesi için bütün gücüyle, imkanlarıyla gayret edeceğini söyledi.

"Bugün maddeler üzerinde konuşsanız 64 madde belki 84-94 madde olur"

28. Yasama Dönemi'nin, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının, Türkiye Yüzyılı'nın ilk Meclisi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"12 Eylül anayasası bir darbe anayasası. Aslında 1982 anayasası, 1961 anayasasının yavrusu, yani onun devamı. Bu süreklilik olduğu için bugün birtakım çatışmaları görüyoruz. Yargıdaki çelişkiler, çatışmalar çok nettir ki anayasanın içindeki belki darbecilerin 'günü gelir buradan bir çatışma alanı çıkabilir' diyerek planladıkları birtakım tuzaklarla doludur. Türk siyaseti olarak, sivil siyaset olarak artık bunları biliyoruz. Büyük bir birikim var, büyük bir tecrübe var. Geçmiş dönemlerde anayasa değişikliği ile ilgili 64 maddelik bir mutabakat var. Bugün maddeler üzerinde konuşsanız belki bu 64 madde, partilerin çoğunluğunun uzlaşabileceği 84-94 madde olur. Burada aslolan, milletin ne ihtiyacı var, Türkiye’deki demokratik sistemi nasıl daha ileriye götürebiliriz ve bunu siyasal bir tartışmanın aracı haline getirmeksizin Türkiye’nin önünü açacak bir hukuk metnini nasıl hazırlarız… Bunu hazırlamak, iki üç kişinin bir odaya çekilip hazırlaması asla değildir. Toplumun bütün kesimlerinin bu konuyla ilgili kanaatlerinin ortaya çıkması. Ama sonuçta kararı verecek olan milletin vekilleri olduğu için parlamentoda bunun uygun zeminlerde tartışılması temin edildikten sonra yasalaşma sürecinin başlatılmasıdır. Ben bu anlamda iyi niyetli müzakerelerin önünü açabilirsek hem yeni anayasanın çıkabileceğine hem de eğer yeni anayasa konusunda zorluklar ortaya çıkarsa anayasada hayati ihtiyaçlarımızı karşılayacak adımların atılabileceğine inanıyorum."

"Bir fantezi değil Türkiye için zarurettir"

İzlenecek yöntemin, işin en kolay kısmı olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti: "Yeter ki herkes fikrini söylesin, bütün siyasi partiler 'Biz bu müzakere sürecinin içinde yer alacağız' desin. Herhangi bir grup, herhangi bir çevre, 'Benim kırmızı çizgim budur' diyerek en baştan kırmızı çizgisini dayatmasın. Mesela parlamento içinde komisyonlar olabilir, geçmiş dönemlerde olduğu gibi; karma komisyonlar kurulabilir, sivil toplumun görüşlerinin alındığı, büyük müzakere ortamlarının açıldığı, şehir şehir, bölge bölge insanların fikirlerinin alındığı bir istişare zemini açılabilir. Bunlar da çok ciddi bir çabayı gerektiriyor. Ama sonuçta Türkiye’nin anayasa konusunda çok büyük bir tecrübesi var. Şu anda zannediyorum bütün siyasi partilerin elinde anayasa değişiklik teklifleri, çalışmaları vardır. Bunları bir araya getirerek, herkesin eteğindeki taşları dökmesiyle milletin hayrına olacak bir düzenleme yapılır. Bu bir sorumluluktur. Çok net söylüyorum, yeni anayasa ya da anayasada köklü değişiklik, bir fantezi, bir siyasi tartışma değil, Türkiye için bir zarurettir."

"Siz yargıdaki sorunları acil çözülmesi gereken konular olarak görüyor musunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu anda birçok çatışma alanlarının anayasanın içinde olduğunu gördüklerini söyledi. Bunların sistematik problemleri ortaya çıkaran şeyler olduğunu ve sistemsel sorunlar ürettiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu: "153. maddeye bakarsanız bir başka yargı mercinin dediği haklı oluyor, 138. maddeye bakarsanız bir başka yüksek yargı organının kararı haklı oluyor. Özellikle yargıyla ilgili alanda, yargı kurumları arasında bir çelişkinin, yargı kurumları arasında bir güç mücadelesinin olmayacağı bir sistemi inşa etmemiz lazım. Bunların hepsinin üstünde, Türkiye’de yürütme, yasama, yargı birbirinden bağımsızdır ama Türkiye’de anayasayı yapma gücüne dahi sahip olan kurum TBMM’dir. Anayasal olarak her şeyin yerli yerine oturtulması, 'Senin sözün sözse benim sözüm daha kuvvetli söz' yarışı içinde kimsenin olmaması lazım. Bu, hiçbir şekilde kimseye yarar sağlamaz. Anayasa çerçevesinde herkesin sorumlulukları, yetkileri bellidir. Burada flu alanlar varsa ki bazı konularda flu alanlar var, bunların giderilmesi ve net bir şekilde herkesin görev ve sorumlulukları içinde hareket etmesinin temin edilmesi gerekir."

"Anayasa'da tuzaklı alanlar var"

Geçmişte yaşanan deneyimler olduğunu anımsatan Kurtulmuş, hükümetin aldığı bir kararı Danıştay'ın iptal ettiğini, kendisini yasanın üstüne koyduğunu gördüklerini söyledi. Siyasi parti kapatma davalarında Anayasa Mahkemesinin kendisini siyasi partilerin ve milli iradenin üstünde konumlandırdığına şahit olduklarını, 367 garabetinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hiç olmayan bir usulü ortaya çıkararak TBMM’de cumhurbaşkanı seçtirmediği uygulamaları unutmadıklarını belirten Kurtulmuş, "Bunlar tesadüfen olmuş şeyler değil. Bunlar, 1961 Anayasası’nı, 1982 Anayasası’nı yaptıranların bilerek, belki planlayarak sistem içinde belli çatışma alanları oluşturmak için serpiştirdikleri tuzaklı alanlardır. Türkiye’nin bunları geçmesi lazım." dedi.

"İsrail’in soykırım boyutlarına varmış olan katliamları artık dünyanın bütün ülkeleri tarafından görülüyor"

"Bakü'deki APA Genel Kurulu'nda konuşmanızın önemli bir kısmını Gazze meselesine ayırdınız. İkili görüşmelerde mevkidaşlarınızdan nasıl tepkiler geliyor, diğer ülkeler bu meseleye nasıl bakıyor?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Şunu çok net gözlemledim. 7 Ekim’de sonra yaptığımız birçok uluslararası toplantıda maalesef ülkelerin bir kısmı İsrail’e hak veriyorlardı. Özellikle Batı ülkelerinin bir kısmı İsrail’den daha fazla İsrailci olarak hareket ediyorlardı. Zaman içinde bizim ilk günden itibaren söylediğimiz konularda ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. İsrail’in bütün uluslararası hukuku ayaklar altına alarak, insani en ufak bir özelliği bile olmayan böylesine vahim, böylesine gaddar, böylesine soykırım boyutlarına varmış olan katliamları artık dünyanın bütün ülkeleri tarafından görülüyor." diye konuştu.

İsrail’e destek olmak isteyen ülkelerin bile artık sözlerini eskisi kadar güçlü şekilde dile getiremediklerini vurgulayan Kurtulmuş, "Ben şahsen Güney Afrika’nın Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na başvurusu ve orada ara kararın müspet şekilde açıklanmasıyla Filistin davası bakımından yeni bir dönemin başladığına inanıyorum." dedi.

"Tehditleri Netanyahu'yu sonu belli olmayan bir yola soktu"

 

Gazze’de 5 ayda, yüzde 75'i kadın ve çocuk olan 30 bini aşkın sivil kaybın ortaya çıktığını, Netanyahuve çetesinin yolda yürüyen koyunlara bile ateş ederek öldürdüğü gaddarca bir katliamın, hiç kimsenin savunamayacağı bir noktaya geldiğini ifade eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu: "Hele hele Gazze’de Refah Sınır Kapısı’na sığınan, o bölgeye sığınanlara karşı, 'Onları da öldüreceğiz, onları da canlı bırakmayacağız' tehdidinin Netanyahu’yu sonu belli olmayan bir yola soktuğu aşikardır. Artık onun da geri dönüşü yoktur. Ümit ederiz ki Uluslararası Adalet Divanındaki bu yargılamalardan sonra uluslararası savaş suçları mahkemesinde de Karadzic gibi, Ratko Mladic gibi Netanyahu ve savaş suçlusu üst düzey yöneticilerin hesap vermesi ve ceza alması mukadderdir. Burada bizim İsrail’e şimdiye kadar destek veren ülkelerden beklediğimiz, artık bu desteği vermemeleri. Çünkü yıkılan Netanyahu ve rejiminin altında kalacak olan sadece o rejim değildir, ona destek veren bazı batılı ülkeler de olacaktır."

"Milyarlarca kişinin dayanışması sadece Filistin için değil insanlık için ümit"

Bir de işin insani tarafı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, İsrail’in katliama kalkıştığının açıkça belli olduğu 10 Ekim 2023'ten bu yana dünyanın dört bir tarafında sürekli bir şekilde artan kitlelerin Filistin davasına destek verdiğini, açık bir şekilde İsrail’in bu insanlık suçlarına ortak olmamak için kendi ülkelerinin meydanlarına çıkıp gösteriler yaptığını söyledi. Dünyanın birçok yerinde İsrail’e destek verenlerin protesto edildiğini hatta konuşma yaptıkları salonda bile insanlar tarafından köşeye sıkıştırıldığını, yaptıkları bu ikiyüzlülüklere karşı insanların şamar gibi cevaplar hazırladığını gördüklerini anlatan Kurtulmuş, "Dini, ırkı, siyasi görüşü ne olursa olsun yüreğinde insanlıktan bir nebze nasibi olan hemen hemen herkesin, milyarlarca insanın, insanlık cephesinin tabii bir üyesi olarak bir dayanışma içine girdiğini görüyoruz. Bu sadece Filistin halkının kurtuluşu için bir ümit değil aynı zamanda insanlık için de bir ümittir. Yeni bir dünyanın kurulabilmesini ortaya koyan bir arzudur. Bunu takip etmek lazım." ifadelerini kullandı.

Yaptığı görüşmelerde özellikle üç temel noktayı ifade ettiğini aktaran Kurtulmuş, bunlardan birincisinin, Netanyahu ve ekibinin uluslararası alanda yalnızlaştırılması olduğunu söyledi. Kurtulmuş, Uluslararası Adalet Divanındaki yargılamanın buna hizmet eden bir imkan olduğunu dile getirdi. İkincisinin, insanlık cephesi dediği sivil toplumun, vicdanlı kalabalıkların daha büyük ve uzun soluklu bir dayanışma içinde olmasının temin edilmesi olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Üçüncüsü de ne yazık ki bu sürecin başından itibaren büyük bir zafiyet, büyük bir çaresizlik, inisiyatifsizlik içinde olan İslam ülkelerinin artık uyanması, ne oluyoruz diyerek silkelenmesi, birlik ve beraberlik içinde safları sıkı tutması gerektiği. Filistin davasında İslam dünyasına yeni bir ruh, yeni bir ortak bilinç kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu üç alanda çalışmalarımızı yoğunlaştırarak önümüzdeki dönemde bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Eninde sonunda kazanan Filistin halkı olacaktır, mazlum milletler olacaktır." diye konuştu.

"Mısır'la karşılıklı ziyaretler olabilir"

"Türkiye-Mısır ilişkilerinde atılan normalleşme adımları kapsamında Mısırlı muhataplarınızla bir araya gelmeniz söz konusu mu, karşılıklı ziyaretler planlanıyor mu?" sorusuna Kurtulmuş, "Önümüzdeki dönemde olabilir, gerçekleştiririz." karşılığını verdi.

İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini sağlamak için ilk başta yapılması gereken şeylerden birinin de siyasi farklılıkları bir tarafa bırakarak karşılıklı ilişkilerin çoğaltılmasını temin etmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, üç hafta önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ziyaretleri yaptığını, bundan sonra hem Körfez ülkelerine hem diğer ülkelere ziyaretler yapacağını belirtti. Gelecek hafta Fildişi Sahilleri'nde İslam İşbirliği Teşkilatının Meclis Başkanları toplantısı olduğunu kaydeden Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

"Hem bu çok taraflı toplantılarda ortak konuların üzerinde yoğunlaşmak hem de Körfez ülkeleri, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkileri her alanda en üst seviyeye çıkarmamız gerekir. Burada hükümetler arasında çalışmalar çok belirleyici ve yön verici bir perspektif oluşturuyor ama parlamenter diplomasinin de imkanlarından istifade etmemiz lazım. Parlamento başkanları, parlamentolar arası dostluk grupları, ihtisas grupları üzerinden de sadece Mısır’la değil, bütün bölge ülkeleriyle çok yakın teması artırmak mecburiyetindeyiz. Başka yolumuz yok. Yoksa bölge ülkeleri, başkalarının siyasi hesaplarının bir parçası haline gelir. Bunu geçmişte yaşadık. Müşterek taraflarımızın bütün bölge ülkeleri bakımından anahtar iki kelimesi güven ve istikrardır. Bölgenin istikrara ihtiyacı var, her bakımdan bu ülkelerin güvene, güvenliğe ihtiyacı var. Bunun yolu da karşılıklı temaslardan geçiyor."

"Ermenistan'ın Azerbaycan'la sulh içinde yaşamaktan başka şansı yok"

Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve ilişkilerin normalleşmesi konusunda Ermenistan'ın tutumuna ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin, Azerbaycan tarafının da istediği bir şey olduğunu kaydetti. Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sorunun, Ermenistan'daki Ermeniler değil tam tersine başta Avrupa ve Amerika'daki Ermeni diasporası olmak üzere o bölgede barış istemeyen çevreler olduğunu belirten Kurtulmuş, "30 yılı aşkın bir süre Ermenilerin işgal ettiği Karabağ bölgesi 44 gün süren bir mücadeleyle geri alındı. Paşinyan'ın söylediği 'Biz de artık bunu kabul edeceğiz' manasına gelen sözler, öncelikle diasporadaki Ermenilerden çok büyük bir tepki gördü. Ermenistan’ın bu bölgede Azerbaycan’la sulh ve selamet içinde yaşamasından başka bir şansı yok." dedi.

Kafkasya'nın bir barış bölgesi haline gelmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in aldıkları inisiyatifin, altı ülkenin içinde bulunduğu bir çalışmayı yürütmek olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu: "Önce Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan üçlü mekanizma... Bunu daha sıkı bir şekilde çalıştıracağız. Geçen hafta Gürcistan Dışişleri Bakanı Ankara'daydı. Israrla bizden talep ettikleri şey budur. Hem dışişleri bakanları hem meclis başkanları seviyesinde üçlü mekanizmayı daha da kuvvetlendirmek, devlet başkanları düzeyinde bunu ileriye götürmek, ardından da Ermenistan, Rusya ve İran’ın bu çalışmaya dahil olmasıyla altılı bir mekanizma oluşturmak. Biz bu bölgedeki sorunları bölge ülkeleri olarak çözebilme kabiliyetine sahip olursak bu bölgenin dışardan gelecek bazı güçler tarafından istikrarsızlaştırılmasının da önüne geçmiş oluruz.

Zengezur projesi başarılı bir şekilde bitirilebilirse sadece Azerbaycan’ı değil Ermenistan’ı da İran’ı da Türkiye’yi de Gürcistan’ı da Kafkaslar üzerinden Orta Asya’ya bağlayacak çok hayati bir koridor olacaktır. Kazan-kazan prensibi çerçevesinde Ermenilere de büyük faydası olacaktır. Bunları anlatarak ve Ermenistan’ı Ermeni diasporasının gölgesinden kurtararak yolumuza devam etmemiz lazım."

 

 
'Türkiye Yüzyılı'nın önünü kimse kesemeyecek'
 
Tunç: Uyuşturucu ile mücadele kırmızıçizgimizdir
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Cumhur ittifakı Yakutiye SKM törenle açıldı
Erzurum’da AK Parti Yakutiye Seçim Koordinasyon Merkezi adeta bir miting havasında açıldı.
Tunç Adalet gündemini değerlendirdi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Can Atalay için Anayasa Mahkemesinin verdiği ...
Cumhur İttifakından Pasinler buluşması
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Pasinler’de AK Parti ...
 
Kurtulmuş, APA Genel Kurulu’na seslendi
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ...
Yerlikaya depremzedelere seslendi
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni"ne katıldı.
Sekmen Narmanlılara seslendi
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Narman’da AK Parti ...
 
'Fiyat anarşistleri de FETÖ'cüdür'
FETÖ'nün, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı başta olmak üzere 8 ana başlıkta ...
KKTC’de Tatar ve Üstel anketlerde açık ara önde
2024 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ekonomik ve Politik Durum Değerlendirme ...
MHP aday listelerini YSK’ye teslim etti
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerine ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurumspor’un Yeni Sezon Önceliği:

a. Ligde kalmak
b. Playoffa kalmak
c. İlk iki için mücadele


Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri